Benim bunda kararım yok,
Ben bunda gitmeye geldim.
Bezirganim metaim çok
Alana satmağa geldim.
Ben gelmedim dava için
Benim isim sevi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaga geldim.
diyen , gönüller ikliminin güneşi , büyük aşıik Yunus Emre' den söz edelim bu kez ...Aşık Yunus için yazılanlar diziye gelmez , koca bir kütüphaneyi doldurur.Aslında o yüzyılları kucaklar , yüzyıllar onu söyler , seven ve sevilen gönüller, yüzyıllardir onu söyleşir.O, yüzyılların aşk yüklü dertli dolabıdır inleyen...
Benim adim dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş çalap
Derdim vardir inilerim.
Suyum alçaktan çekerim,
Dönüp yükseğe dökerim,
Görün ben neler çekerim,
Derdim vardir inilerim.
Yunus' un yaşadığı devir , Anadolu' nun içine dönük, umutsuz, bezgin bir dönemidir.Mogol akınları karşısında yenik düşen
Anadolu Selçuku Devleti, Türkmen Boylarının iki de bir ayaklanamasıyla, halktan halktan koparak kendi derdinde , kendi hayatını sürdürme çabasına düşmüştür.Üst üste gelen kıtlık ve sürekli kuraklıklar , bitkin ve ezik halkın yaşama umudunu kırmış , halk "gerçek mutluluğun ölümden sonra var olacağını, bu geçici dünyada, arı duru bir gönülle Tanrı' ya yönelmeyi..." telkin eden mutasavvıf şeyhlerin çevresinde küme küme toplanmıştır.Yunus, bu ortamda, bir aşk ve sevgi günesi olarak Anadolu' ya doğmuş, umutsuzlara umut vermiş, Anadolu' nun gönlü ve dili olmustur :
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuslar ile
Çağırayım Mevlam seni
Mevlasını her yerde, her zaman çağıran Yunus, gençlik yıllarında büyük mutasavvıf Mevlana Celaleddin' in sohbet meclislerine katılmış : Mevlana Hüdavendgar bize nazar kılalı Onun görklü nazari gönlümüz aynasıdır.
beytiyle himmet nazarının gönlüne ayna oldugunu söylemistir. Bir kıtlık günü Haci Bektaş Veli' nin Dergahına varmış, buğday istemis. Ona, "himmet" teklif edilmiş."Hayir, demiş buğday isterim". Çuvallarını buğdayla doldurmuşlar.Köyüne dönerken yarı yolda aklıi başına gelmis. Geri dönerken Hacı Bektaş'tan "Erenler himmeti" dilemiş."Senin kısmetin Taptuk Emre' dedir" demişler ve Taptuk Emre' ye ısmarlamışlar.Yunus, tam kırk yıl Taptuk Emre' nin Dergahı'na odun taşımış."Taptuk Dergahi' na odunun eğrisi bile gerekmez" diyerek, kırk yıl tek bir eğri odun getirmemiş. Sonunda, muradına ermiş.Kendisine izin verilmiş :
Dirildik pınar olduk,
İrkildik ırmak olduk,
Aktık denize daldık,
Taştık Elhamdülillah
Taptuğun tapusunda,
Kul olduk kapısında,
Yunus miskin çiğ idik
Piştik Elhamdülillah
diyerek, diyar diyar dolaşmış , içinde yanan ateşin közüyle şiirler söylemeye baslamış..Yunus'un gönlünde "ilahi aşk"tan başkaya yer yoktur artık. Bu aşkın potasında, yanıp yakılmakta, bu yanışın iniltileri Yunus' u şairleştirmede...Artık Yunus yok, ortada aşk var , aşkın terennümleri var.Yunus bu aşk harmanında savrulan buğday taneleri gibi estikçe aşk, döküldükçe aşk :
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varliğa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni.
Yunus, Anadolu' da doğan, yine Anadolu' da batan bir tasavvuf günesidir.Yaşadığı çağda Türkçe bir kenara itilmişken
Yunus Türk dilini, bütün incelik ve güzellikleriyle sırtlamış , ayağa kaldırmış , kendinden sonra gelen ozanlara
öncülük etmistir.Yunus' un dili, Anadolu' nun öz dilidir;
Gönlüm düştü bu sevdaya
Gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya
Gel gör beni aşk neyledi
Ben ağlarım yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akilim ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Onun doyumsuz sevgisinde, tüm insanlığın sesini duyarsınız. Bu seste gerçek inanç, Tanrı sevgisi, insan değeri , var olma-
nin sevincini bulursunuz.Tüm kötülüklerden arınmış, duru bir gönülle seslenir insanlığa :
Adımız miskindir bizim
Düşmanimiz kindir bizim
Biz kimseye kin tutmaız
Kamu alem birdir bize...
derken insanlığıi anlaşma ve dayanışmaya , birliğe ve dirliğe davet eder.Onu bu çağrısı "sevgi" ocağındadır. Seslenir :
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım.
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Yunus'u kırk gün söylesek, yine bitmez. Bu türkmen kocası, ünlü şairin bilinen iki eseri vardir.Biri ,"Risaletü'n Nüshiyye"
yahut "Öğütler Risalesi" adıyla aruz ölçüleri içinde yazılmış, tasavvufi, ahlaki, dini bir eserdir. Öteki ise, asil büyük şiir gücü-
nü yansıtan Divanı' dır. Son araştırmalara göre, Yunus 1321 yılında, yetmis yaşlarında olduğu halde, hayata gözlerini kapamistir. Eskisehir'de, Mihalıççık ilçesine bağlı Yunusemre(Sarıköy)deki mezarında her yıl 6 Mayıs'ta anılmaktadır.
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun.
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun.
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun.
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asan vechile
Yuyanlara selam olsun.
Sela verile kasdımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun.
Dervis Yunus söyler sözü
Yaş dolmustur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun